AnasayfaKurumsalBlogDuyurularİletişim

Future Tense / Gelecek Zaman

Future Tense / Gelecek Zaman

Pek çok insan İngilizce'deki gelecek zaman kipleri arasındaki farkları bulmakta zorlanır, bu yüzden bu yazımızda İngilizcedeki gelecek zaman kiplerini açıklamaya çalışacağız.

Planlar, ayarlanmış toplantılar, dilekler, vaatler vb. birçok şey hakkında konuşmak için gelecek zamanı kullanırız.

Ama neden kullanmamız gereken bu kadar çok kelime ve fiil var? Sadece 'will' veya 'going to' kullanamaz mıyız? Kısaca, "evet, yapabiliriz, ancak doğru yapıyı kullanmaya çalışmalıyız."

İngilizcede gelecek zaman yapilari hakkinda bir kac farkliligi asagida okuyabilirsiniz.

İlk olarak, gelecekteki bir eylemi tanımlamak için kullanabileceğimiz tüm zaman ve fiillerle başlayalım:

  1. Be + verb + ing : He is playing tennis on Monday next week.

  Gelecek hafta Pazartesi günü tenis oynayacak.

  1. Be + going to + verb: I’m going to buy a new car.

         Yeni bir araba alacağım.

  1. Will / shall + verb: You left the door open. Oh, I’ll go and shut it now.

      Kapıyı açık bıraktınız. Oh, şimdi gidip kapatacağım.

Artık gelecek için kullanılacak zamanları ve fiilleri (çoğunu) bildiğimize göre, benzerlikleri ve farklılıkları tartışabiliriz.

A ) Be + verb + ing

Bu kipi "Şimdiki Zaman- Present Continuous” olarak adlandırsak da, kararlaştırılan ve düzenlenen gelecek planlarından bahsetmek için kullanabiliriz.

Monday

Tuesday

Wednesday

Thursday

Go to movies

Play tennis

Study English

Practice Kickboxing

 

Ben'in takvimine bakarsanız, bu hafta bir şeyler yapması gerektiğini görebilirsiniz. Bugünün Pazar olduğunu hayal edin. Karısıyla konuşuyor ve ona diyor ki:

Pazartesi günü sinemaya gidiyorum.

Salı günü tenis oynuyorum.

Çarşamba günü İngilizce çalışıyorum.

Halihazırda kararlaştırılmış ve düzenlenmiş planlar hakkında konuşmak için şimdiki zamanı kullanırız.

Not: Bu yapıyı kısaltabilirsiniz:

I am doing ???????? I’m doing …

He is doing ???????? He’s doing …

We are doing ???????? we’re doing …

B) Be + going to + verb

Arkadaşınızın acil bir durumu olduğunu ve başka bir şehirde yaşadığını düşünün. Bu durumda ona yardım etmek için oraya gidiyorsunuz.Bu birkaç saat sürdü ve artık yoruldunuz ve kalacak ve uyuyacak bir yere ihtiyacınız var. Bir otelde oda tutunuz ama pek de hoş bir oda değil. Bu durumda “Ben burada kalmak istemiyorum. Yarın kalacak başka bir yer arayacağım.” dediniz “I don’t want to stay here. Tomorrow I’m going to look for somewhere else to stay.”

 

Bu durumda bir planınız var ve plana göre hareket etmeye karar veriyorsunuz ama henüz bir harekete gecmediniz. Karar verdiniz, ancak yarın için kalacak bir otel odası, Air BnB veya ev ayarlamadınız.

Bu, Be + going to + verb ve Be + going to arasındaki farktır.

Başka bir örnek:

Arkadaşın “Ayakkabıların kirli” diyor. Cevap veriyorsunuz: “Evet biliyorum. Onları temizleyeceğim.” (Onları temizlemeye karar verdiniz, ancak bu karar için henüz bir planlama yapmadınız)

Şimdiki zamana benzer şekilde, fiili şu şekilde kısaltabilirsiniz:

I am going to do ???????? I’m going to …

He is going to do ???????? He’s going to …

We are going to do ???????? We’re going to …

C) Will / Shall + verb

Will ve Shall oldukça basit ve anlaşılır. Az önce yapmaya karar verdiğiniz bir eylem hakkında konuşmak için onları kullanırız:

Ah, kapıyı açık bırakmışım. ???? Gidip kapatacağım.

“Oh, I left the door open.” ???? I’ll go and shut it.

"Ne içmek istersiniz?" "Ben portakal suyu alayım lütfen"

“What would you like to drink?” “I’ll have orange juice, please”

Bu gibi durumlarda genellikle 'will' kullanırız:

Bir şey yapmayı teklif etmek: O çanta ağır görünüyor. Sana yardım edeceğim.

That bag looks heavy. I’ll help you with it.

Bir şey yapmayı kabul etmek: Bu kitabı Tom'a verebilir misin? Elbette, bu öğleden sonra onu gördüğümde ona vereceğim.

Can you give Tom this book? Sure I’ll give it to him when I see him this afternoon.

Bir şeyler yapmaya söz vermek: Bana borç para verdiğin için teşekkürler. Cuma günü sana geri ödeyeceğim.

Thanks for lending me the money. I’ll pay you back on Friday.
 

Not: Yapıyı şu şekilde kısaltabilirsiniz:

I will, he will, she will, they will, we will ???? I’ll, he’ll, she’ll, they’ll, we’ll
 

'Shall' ifadesini çoğunlukla soru formlarında kullanırız:

Öğle yemeğine gidelim mi?

Shall we go to lunch?

Pencereyi açayım mı (pencereyi açmamı ister misin?)

Shall I open the window (do you want me to open the window?)

Soru formunda  “Shall” ve “Will” karşılaştırması:

Kapıyı kapatayım mı? (kapıyı kapatmamı ister misin?)

Shall I shut the door? (do you want me to shut the door?)

kapıyı kapatır mısın (Kapıyı kapatmanı istiyorum)

Will you shut the door? (I want you to shut the door)