AnasayfaKurumsalBlogDuyurularİletişim

Can, Should ve Must’ın Kullanımını Öğrenin!

Can, Should ve Must’ın Kullanımını Öğrenin!

Can, Should ve Must’ın Olasılık Durumlarında Kullanımını Öğrenin!

Türkçede kip olarak geçen modal adını verdiğimiz sözcükler, sözcüklere ek anlam kazandırmamıza yardımcı olurlar. Yetenekler, izinler, yasaklar gibi durumlarda kullanabildiğimiz bu sözcükler, bu yazımızda söz edeceğimiz olasılık durumlarında da kullanılırlar. İngilizcede günümüz ve gelecekle ilgili olasılıklardan söz ederken can, should, must, could, may ve might sözcüklerinden yararlanabiliriz. İngilizce öğrenen birçok kişi, hangi durumlarda hangisinin kullanılması gerektiğini karıştırabiliyorlar. Bu yazımızda sizlere bunların nasıl kullanılması gerektiğini açıklamaya çalışacağız.

En yaygın kullanılanı “can”dir. İngilizce öğrenen birçok kişi, can’i neredeyse tüm olasılık durumları için kullanmaktadır; ancak bu çok da doğru bir kullanım değildir. Örneğin, “Belki yağmur yağacak/yağabilir” demek istediğinzde “It can rain tomorrow.” dememenizi öneririz. Dilbilgisi olarak baktığınızda hiçbir sıkıntısı yok; ancak kulak tırmalayabiliyor ve iyi bir İngilizce değil. Bunun kullanımını sonrasında vereceğiz. Günlük İngilizcede can’in yaygın olarak duyulmasının nedeni, kimsenin doğru ya da yanlış olup olmadığını umursamamasından ötürüdür.

Öyleyse “can” nerede kullanılır? Genel olasılıklarla ilgili konuşurken can uygun bir kullanımdır. Örneğin:

Learning a language can be difficult.

Dil öğrenmek zor olabilir. 

Bu, çoğumuz için geçerli değil midir? Dil öğrenmek kolay bir süreç değildir ve genel bir olasılık söz konusu, bu yüzden can kullandık.

 

Russia can be very cold in winter. (Rusya kışın çok soğuk olabilir.) Rusya’nın kışın çok soğuk olabileceği genel bir olasılıktır, herkes bilir.

It can be dangerous to ride a bicycle in the city. (Şehirde bisiklet sürmek tehlikeli olabilir.) Şehirde bisiklet sürerken yaralananlar ve daha kötüsü ölenler var.

“can’t”i de es geçmeyelim: Olanaksız bir durumdan söz ederken can’t kullanırız.

Örneğin: John can’t be in the US now because he told me that he was in England. (John şu anda ABD’de olamaz çünkü bana İngiltere’de olduğunu söyledi.) Diyelim ki ben dün John ile konuştum ve bana İngiltere’de olduğunu söyledi; ancak arkadaşınız Amerika’da olduğunu söylüyor. Bunun olası olmayacağını düşünürsünüz durumu bildiğiniz için. O yüzden can’t dedik.

Peki ya “should”? Bunu anlamak biraz daha kolay çünkü mantıksal ve normal bir beklentiden söz ettiğimiz durumlarda kullanırız. Örneklere bakalım:

The vet has given my cat medicine, so he should feel better soon. (Veteriner, kedime ilaç verdi, o yüzden kısa süre içinde daha iyi hisseder.) İlacın kediye iyi bir etkisi olacağını hepimiz bekleriz. Bir beklenti söz konusu.

Our team is much stronger than theirs, so we should be able to beat them easily next week. (Bizim takımımız onlarınkinden daha güçlü, öyleyse onları önümüzdeki hafta kolayca yeneriz.) Should kullanmak daha iyidir, çünkü cümleyi kuran kişi mantıksal bir yargıdan doğan bir beklenti içinde.

Şimdi de “must”tan söz edelim. Must’ın anlamca güçlü bir sözcük olduğunu biliyorsunuzdur. Güçlü olasılıklarda ve çıkarımlarda kullanabiliriz. İşte örnekler:

Her shoes are here, so she must be here. (Ayakkabıları burada, öyleyse o, burada olmalı.) Kimse ayakkabıları olmadan başka bir yerde olmaz normal durumda, bu yüzden o kişinin ayakkabılarını kapının önünde gördüğümüz için %99 olasılıkla burada olduğunu düşünüyoruz.

You must be the new accountant. (Sen yeni muhasebeci olmalısın.) Yeni birisinin işe başladığını duydunuz ve o kişiyi muhasebe bölümünde gördünüz, o zaman o kişinin yeni muhasebeci olduğundan emin olarak bu cümleyi kurabilirsiniz.

He mustn’t hear me over all the noise. (Bunca gürültünün arasında beni duymuyor olmalı.) Gürültülü bir ortamda sizi kimsenin duymasını beklemezsiniz, o zaman bu durumda mustn’t kullandık.

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kulübü’nde CEFR kriterlerine uygun  eğitim müfredatı ile İngilizceyi ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. Böylece İngilizce konuşurken öğrenmeniz gereken tüm ifadelere hâkim olursunuz. Konuşma Kulübü'nün İngilizce konuşma odaklı derslerinde yeni bilgiler öğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak öğrenme imkânı bulursunuz. Günlük hayatınızda da bu bilgileri özgüvenle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club etkinliğimize katılabilir, gramerde eksik olduğunuz konuları tamamlayabilirsiniz.