Deyimler günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Tıpkı Türkçenin deyimler ve atasözleri açısından zengin olması gibi dünya dili olan İngilizcede de deyimler yaygın olarak kullanılır.
Günlük konuşmalarda başımızdan geçenleri anlatırken konuyu daha enteresan hale getirmek için deyimlere başvururuz zira deyimler benzetmelerle anlatımımızı güçlendiren ve ilgi çekici kılan toplumlara özgü tabirlerdir. Bir dili kullanmanın yanı sıra onun deyimlerini de ustalıkla kullanmak aslında o dile ve kültüre ne kadar hâkim olduğunuzun bir göstergesidir.
Ana dili İngilizce olan insanlarla konuşurken duyabileceğimiz ve hatta kullanabileceğimiz atasözleri ve deyimlerden bazıları ve anlamlarını aşağıda bulabilirsiniz.
When George helped me with Maths, I learned the meaning of “A friend in need is a friend indeed.”
George bana matematik dersi için yardım ettiğinde, iyi dostun kara günde belli olduğunu anladım.
Max and Chris are together all the time nowadays, they’re as thick as thieves.
Max ve Chris son zamanlarda beraber takılıyorlar, aralarından su sızmıyor.
I just want to be sure we’re all on the same page about this.
Herkesin bu konuda hemfikir olduğundan emin olmak istiyorum.
Let’s stop arguing and bury the hatchet.
Tartışmayı bırakalım ve olayı tatlıya bağlayalım.
The police are trying to build bridges with the local community.
Polis, yerel halk ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor.
Every time I see Lewis, Nick is right there with him. Those two are really joined at the hip nowadays.
Ne zaman Lewis’i görsem Nick’de hemen yanında oluyor. Bugünlerde göbekleri beraber kesilmiş gibi dolaşıyorlar.
My friends are going for a camping trip during the weekend but I have to help my brother with his shifting. Blood is thicker than water, after all.
Arkadaşlarım bu hafta sonu kamp yapmaya gidecekler ancak ben erkek kardeşime yardım etmek için burada olacağım. Ne de olsa aile her şeyden önce gelir.