İngilizce konuşurken veya İngilizce olarak yazılmış kaynaklar okurken karşınıza phrasal verb denilen “deyimsel fiiller” çıkabilir. Bu yapılar İngilizcede sıkça kullanılıyor. Phrasal verb dediğimiz sözcük yapıları, fiil ile edatın birleşmesiyle ortaya çıkarlar. Türkçede olduğu gibi edatlar tek başına bir anlam ifade etmez, başka sözcükler ile birlikte kullanıldığında anlamlı hale gelir.
İngilizce konuşurken phrasal verb dediğimiz bu yapıları kullanmak daha anlamlı konuşmanızı sağlar. Phrasal verb’leri öğrenirken, cümle kurma alıştırmaları yapmanız, öğrenmenizi oldukça kolaylaştırır. Tek seferde 100 tane phrasal verb ezberlemeye çalışmanızı tavsiye etmiyoruz. Düzenli aralıklarla çalışır ve tekrar ederseniz, bu yapıları kullanmanın çok kolay olduğunu siz de fark edeceksiniz.
Her hafta Instagram hesabımızdan paylaşım yaptığımız phrasal verb kalıplarını sizler için derledik.
İngilizcede en çok kullanılan 10 phrasal verb’ü aşağıda okuyabilirsiniz!
Add up: Birbirine eklemek.
We added up the apples. There were 12.
Elmalara ekleme yaptık. 12 taneydi.
Blow up: Çok sinirlenmek.
When I said I couldn’t go, he blew up.
Gidemediğimi söyleyince çok sinirlendi.
Call off: Bir kişi veya hayvanın saldırmayı, kovalamayı kesmesini sağlamak.
Call of your dog! He’s attacking my cat.
Köpeğini durdur! Benim kedime saldırıyor.
Bring up: Bir şey hakkında konuşmak.
Don’t bring up that subject again, please!
Bu konuyu tekrar açma lütfen!
Carry on: Yapmaya devam etmek.
Sorry I interrupted, carry on talking!
Böldüğüm için kusura bakma, konuşmaya devam et!
Get away: Bir yeri terk etmek.
I cannot wait to get away from the city.
Bir şehirden kurtulmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
Fall Apart: Kafa karışıklığı veya duygusal sebeplerle normal hayatını sürdürememek.
After the divorce, she fell apart…
Boşanmadan sonra, o dağıldı…
Stay up: Normalden daha fazla uyanık kalmak.
I stayed up all night to study.
Ders çalışmak için bütün gece uyanık kaldım.
Figure out: Çözmek, düşünerek bulmak.
Tony figured out the problem on his own.
Tony sorunu kendi kendine çözdü.
Look after: Göz kulak olmak, bakımını üstlenmek
Nathan, looked after his sister when his parents weren’t home.
Nathan ebeveynleri evde değilken kardeşine göz kulak oldu.
Konuşma Kulübü’nün İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan eğitim müfredatı ile güncel konular hakkında konuşursunuz. Böylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken günlük konuşma diline de aşina olursunuz.